Ankara, Yozgat, Sivas…yolu üzerindeki Akdağ Madeni durağı önemli bir yerdeydi. Sivas plakalı otobüsler yolcularına çay ve yemek hizmetini bu istasyondan veriyorlardı. O tarihte müşteriler az, çaylar şirkettendi.
Ankara’dan çıkmıştım yanıma üstü başı perişan bir adam geldi. İkimiz de arka koltukta oturuyorduk. Ben yanıma aldığım şeyleri yemeğe başladım. Ben yemek yerken onun aç kalması içime sinmedi.
Ön koltukta oturanlar beni ikaz ettiler, bu deyyusa bir şey vermeyesin, dediler. Yanımdaki dilenci kılıklı adam pişkin sırıtıyordu; onlara cevap bile vermedi. Benimle birlikte yemeğini yedi bitirdi.
Dilenci kılıklı bu adamdan ne istiyorlardı.
-Bak, efendi bu gördüğün adam Akdağ dinlenme tesislerinin sahibidir. Giderken, gelirken yol parası vermez, yemek yiyen bir adam görürse, hemen yanına gider. Onlar da senin gibi acıyıp yemek verirler.
Bu adamın kazandıklarını oğulları yerler.