
Divriği Nuri Demirağ Ortaokulunun son sınıfında iken “Foton” adlı bir dergi çıkardım. Tek nüshaydı ve sekiz sayfaydı. Daktilo ile yazıyordum. Resimlerini kendim çizip boyuyordum Şiir, küçük hikaye, fıkra, haber türünden şeyler vardı. Arkadaşlarım çok beğenmişlerdi. Yıl sonuna kadar(1956) öyle sanıyorum ki üç sayı çıkardım.
Sivas İlköğretmen Okulunda öğrenci iken üç yıl Kültür Kolu Başkanlığı yaptım. Duvar gazetesinin sorumlu öğrencisi bendim. Sivas Basını ile tanışmam 1959 yılında oldu. İlk şiirim “Bayrak”, Yurt gazetesinin 19 Mayıs 1959 tarihli sayısında çıktı. Gazetenin sahibi Cahit Demirören beni daima teşvik ediyordu. Yurt gazetesinde “Divrikli Garip” tapşırmasıyla halk şiiri tarzında şiirler yazdım.
Benim yazı hayatım Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nü bitirip Sivas’a dönmemle başlar. Bildiğiniz gibi ben Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü mezunuyum. Benim öğrencilik yıllarımda(1963-1965) Enstitü’nün çok mükemmel bir öğretmen /bilim adamı kadrosu vardı. Ben o kadrodan yetiştim. Prof.Dr.M.Kaya Bilgegil, Prof.Dr.M.Şükrü Elçin, Prof.Dr.Selahatin Tansel, Prof.Dr. Himmet Akın, Dr.Mehmet Turgut, Fevziye Abdullah Tansel, Haydar Diriöz, Kemal Demiray, Sami Üngör, Cemil Boran…ve daha niceleri benim hocalarım oldular. Ciddi ve sabırlı çalışmayı; mütevazi olmayı hocalarımdan öğrendim.
Sivas’a dönünce Kızılırmak, Sivas Postası, Sebat, Anadolu, Hakikat…gibi mahalli gazetelerde yazı yazmaya başladım. 1965’te şiiri bırakmıştım.
Sivas 4 Eylül Ortaokulunda Türkçe öğretmeni iken “Çağrı” adlı bir dergi çıkardım.
1973 yılına kadar iyi bir Edebiyat, iyi bir Türkçe öğretmeni olmayı düşledim. 1963-1973 yılları benim öğretmenlikte başarılı olma dönemimdir. Ders kitapları, kaynak kitaplar, roman, hikaye ve şiir kitapları dışında kütüphaneme tek bir kitap almadım.
Ustam İbrahim Aslanoğlu, 1948 yılından beri baba dostuydu. İbrahim Bey de babam gibi ilkokul öğretmeniydi. O da babam gibi halkiyatçıydı. Bir gün babama dert yanmış, “Senin oğlun yetenekli bir yazar; fakat boş şeylerle uğraşıyor, siyaset yapıyor…” gibi şeyler söylemiş. Haksız da değil… O günlerde “Sivas Folkloru” dergisinin hazırlığı içindeydi. Benden dergiye yazı vermemi istedi. İlk makalem/araştırmam derginin 3.sayısında çıkan (Nisan 1973) “Ahmet Turan Gazi” adlı yazıdır. Bunu diğer araştırmalarım takip etti.
İşin içine girince folkloru/halkbilimi sevdim… Bugün benim yaşama biçimim. Folklorla yatıyorum, folklorla kalkıyorum. Öğrencilerime de bu zevki aşılamaya çalışıyorum. Buna mecburum. Sivas’ta Dr.Doğan Kaya, Eczacı Müjgan Üçer ; yakın yıllarda İsmail Hakkı Acar, Kadir Pürlü…gibi araştırmacıların dışında kimseyi bulamazsınız.
Sivas Folkloru kapanınca onun devamı olan Türk Folkloru’nda yazılarıma devam ettim. Daha sonraki yıllar Erciyes, Tarla, Halay, İçel Kültürü, Gülpınar, Halk Kültürü, Türk Folklorundan Derlemeler, Türk Folklor Araştırmaları, Güneyde Kültür, Revak, Kültür ve Sanat, Türk Kültüründen Derlemeler, Kızılırmak, Sivas/Kültür ve-Sanat, Türklük Bilimi Araştırmaları….gibi dergi ve yıllıklarda araştırmalarımı yayınladım.
Benim yazılarım daha çok alan çalışmasına dayanıyor. Belki de Türkiye’de alan çalışması yapan birkaç kişiden biriyim. Derlemelerimi daha önce daktilo ile yazıyordum, şimdi bilgisayar kullanıyorum. Zamandan kazanıyorum.
Kimsenin bana yardım edeceği yok… Kendim derliyorum, kendim yazıyorum… Haftada 28 saat derse giriyorum. Dersten arta kalan zamanlarımı, cumartesi ve pazarlarımı bilgisayarın başında geçiriyorum…Şu ölümlü dünyada elimi çabuk tutmaya, daha çok üretmeye bakıyorum.
Ben sanat hayatına resim ve karikatürle başladım. İstiklal İlkokulunda öğrenci iken, babam da aynı okulda öğretmenlik yapıyordu. Aynı zamanda duvar gazetesini çıkarıyordu. Benden bir çocuk dergisinden alınmış çizgi resimle, yazılarını bakarak kopya etmemi istedi. Gayet güzel bir resim yaptığımı hatırlıyorum. Bu başarı bana güven duygusu verdi.
İbrahim Aslanoğlu’na “Ustam” diyorum. O sadece benim ustam değil ki, hepimizin ustası. Mütevazi olmama gerek yok. Bugün ben Türk Folkloru’nda belli bir yere gelmişsem, bunu İbrahim Aslanoğlu’na borçluyum. Aşık Veysel’i nasıl Ahmet Kutsi Tecer yetiştirmişse; beni de İbrahim Aslanoğlu yetiştirmiştir. Ustamı rahmetle anarım.
Şiiri beceremediğim için bıraktım. Epeyce de şiir yazdım. Kendi yazdığımı kendim beğenmedim. Şiir sanıldığı gibi kolay değil; haddimi bildiğim için şiiri bıraktım. Bazen, arasıra, canım sıkıldıkça şiir yazıyorum. Bu insanın kendi kendine türkü söylemesi gibi bir şey…
1982 yılında “İhsan Hınçer Türk Folkloruna Hizmet Ödülü”nü Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver, Orhan Şaik Gökyay, Ethem Ruhi Üngör ve TRT kurumu ile paylaştım. Türk folkloruna hizmet ödüllerinin en büyüğü budur. Bunun dışında öyle sanıyorum ki altmıştan fazla taktir, teşekkür… aldım. İlk plaket, ilk ödül insana heyecan veriyor; daha sonra kanıksıyorsun, üzerinde bile durmuyorsun….
Folklor Araştırmaları Kurumu’nun(1980) ve İLESAM’ın(1983) üyesiyim.
Folklora adım attığım yıllarda örnek aldığım kimseler vardı. Prof. Dr. Pertev Naili Boratav, Prof.Dr.Sedat Veyis Örnek, Prof.Dr.Şükrü Elçin…örnek aldığım kişilerdi. Daha sonra arkadaşlarımı örnek aldım. Şimdi saymaya kalksam herhalde altmış-yetmiş kişiyi bulur. Sivas için Müjgan Üçer’i ve Dr.Doğan Kaya’yı örnek gösterebilirim. İ.Hakı Acar’ı, Kadir Pürlü,’yü, Ali Şahin’i ve Fikri Karaman’ı de çalışmalarından dolayı taktir ediyorum.
Kitaplarım dışında 20’ye yakın ayrıbasım eserim, elliden fazla ulusal ve uluslararası tebliğim, 200’den fazla yayımlanmış araştırmam bulunmaktadır.