Ben öğretmenliğimin ilk yıllarında argo söylemeyi çok severdim…”Ulan oğlum, lan buraya gel…” gibi. Öğrencilerim de benim bu konuşmama alışmıştı.
Bir gün sınıflardan birinde “Çocuklar artık “lanlı” konuşmayacağım “ dedim. Öğrenciler fısıldaşmaya başladılar. “Bu adama ne oldu? Başına saksı mı düştü? “ demeye başladılar.
Ben: Edebiyat edep demektir. Argo şeyler konuşmayacağız diye konuşmaya devam ettim…
Bu güne kadar argo konuşan hocalarının kibarlığını yadırgadılar. İçlerinden biri : “Huy mu değiştirdin hocam…Biz senin davranışlarını, konuşma şeklini seviyoruz….” Bir kere kafaya koymuştum, derslerde çok kibar olacağım.
Öğrencilerden biri “Hocam bir saygısızlık mı yaptık…Yandaki sınıflardan edebiyat kitabı bile aldık. Derslere zamanında girdik…Daha ne yapalım.? dedi.
Onlar da şaşırmışlardı. Masadan kalktım koridora doğru yürüdüm. Sınıf da arkamdan…
Bir şamata, bir gürültü. Beni koridorun başında yakaladılar, omuzlarına aldılar, tepinmelerim boşuna çıktı.
Sınıftan içeri soktular, zorla yerime oturttular, iki omzuma birden bastılar…” Sözünü geri al hocam….Sözünü geri almazsan seni bırakmayız… Biz senin harbiliğini seviyoruz “ dediler. Gülümsedim, sınıftakiler “Ohhhh dediler ve derin bir nefes aldılar. “İşte böyle hocam, sen bize eskiden olduğu gibi davran…Söğ, ıç ama bizi bırakma. Edebiyat dersimiz gene eskisi gibi olsun.