Benim çocukluk yıllarımda sahipsiz köpeklere “Belediye köftesi ” verilirdi. Sakatatçılardan alınan çekilmiş etin içine zehir konularak köfte haline getirilirdi. Buna halk arasında “Belediye köftesi” denilirdi. Köfteler sahipsiz köpeklerin bulunduğu yere atılır; hayvanın ölmesi beklenirdi.
Bunu yiyen köpek biraz sonra yürüme yeteneğini yitirir, vücudu titremeye başlar, kaskatı kesilir , uluya uluya ölürdü. Bazı merhametli kişiler bunlara yoğurt yedirir, su içirirdi.
O yıllarda köpeklerin öldürülmesi sıradan bir şeydi. Hayvan haklarını koruma diye bir bilinç gelişmemişti.
Yakın yıllara kadar Sivas’ta köpek barınakları da yoktu. Sahipsiz köpekler sokaklarda dolaşır, çöpleri devirir, yiyecek bir şeyler arardı.
Mahallenin yaramaz çocukları sahipsiz köpekleri boğuşturur, bundan büyük bir zevk alırlardı. Bu yaramaz çocuklar köpeklerinin saldırganlığı ile öğünürlerdi. Mahalle halkından teşvik bile görürlerdi. Dahası da var: Horoz dövüştürür gibi kapalı mekanlarda köpek dövüştürülürdü. Bundan yirmi yıl kadar önce beni de götürmüşlerdi. Bu vahşeti bana zorla seyrettirdiler.
Sivas’ta sahipsiz köpeklere yardım etmeyi orta yaşlı bir bayan başlatmıştır. Bu bayan topladığı ekmekleri köpeklerin önüne atardı; yaz demez, kış demez; karda ve yağmurda hiçbir şey beklemeden sahipsiz köpekleri beslerdi.
Köpek barınakları yapıldıktan sonra bu kadın artık görünmez oldu. Yenişehir’den gittikçe uzaklaştı.
Bu örnek kadınla beraber Sivas’ta çok şey değişti. Halk sahipsiz köpeklere ekmek bırakıyor. Çocukların eziyet etmesine izin vermiyor.
Belediyeler de değişti. Bu hayvanlara artık zehirli köfte verilmiyor…. Sahipsiz hayvanlara barınaklar yapılıyor; Sivas; a da bu yakışır