Yılbaşı

Yılbaşı: Suşehri

Köylerdeki yılbaşı, Miladi tarihte 14 Ocak eder.

Gece delikanlılar bir odaya toplanırlar.  Köyün ev durumuna göre gruplara ayrılırlar. Bu gruplar iki veya üç tane olabilir. Her grubun sayısı 6-8 kişiyi geçmez.

Grubun içinden iki torbacı ile bir yağcı seçilir. Her iki torbanın yanına bir kap alınır. Torbalara birer ip bağlanır. Birine un, birine bulgur; kaba da yağ toplanır.

Torbacıların giyimleri değişik, yüzleri sarılıdır.  Tanınmamaları için gayret gösterirler. Tanındıkları taktirde uyuz olacaklarına inanırlar.

Köydeki bütün kapılar birer birer vurulur. Değişik sesle “Torba…” diye bağırırlar. Kapı açılınca iki torba da içeri atılır. İpleri ellerinden bırakmazlar. Ev sahibi ne verecekse torbaya kor. “Çek…” der, torbalar çekilip alınır. Yahut da “Yağda…” der.  O zaman yağ kabı içeri uzatılır. Kaba yağ konulur.. Elinde ip olmayanlar tetikte durup beklerler. Çünkü arkadaşları tutulup aniden geri çekilebilir. Öyle hallerde odalarda bekleyenlere karşı mahcup olunur.

Bazen de evde kimse yokmuşçasına kapı açılmaz. O zaman torbalar bacadan sarkıtılır. İş inada binerse, ev sahibi torbayı alır ama içine un, bulgur veya yağ  yerine kedi kor.  Tabii bunlar latife olsun diye yapılır. Yoksa istenileni vermek töredendir.

Torbacılar köyü dolaşıp başka ev kalmadığını anlayınca, odaya dönerler. Undan katı bir hamur yoğrulur. Bu hamur kızdırılmış düz bir taşa yapıştırılır. Harlı ateşin karşısına bir taş dikilir. Hamur, arkası ve önü çevrilerek pişirilir. Buna “Taş böreği” veya “Taş kömbesi” denir.

Bulgurdan da yağlıca pilav pişirilip beraberce güle oynaya yenilir. İşte bu gibi eğlencelerle yeni yıl kutlanır.

Not: Sivas köylerinde  yapılan  Kışyarısı törenleri ile Suşehri’ndeki   Yılbaşı törenleri Zemheri’nin/Ocak ayının 15. gününe gelmektedir.

Kömbe:

 Köylerde ocaklar geniştir. Altında da gömülü bir taş vardır. Yılbaşı gecesi hamur katıca yoğrulur. Ocaktaki düz taşın üzerinde bulunan harlı ateş geri çekilir.  Taşın üzeri temiz bir bezle silinir. Hamur, kızgın taşın üzerine yapıştırılır;  yahut kalınca açılıp arasına yağ konur. Yılın talihlisini seçmek için kömbenin içine bir adet para veya boncuk saklanır. Üzeri külle örtülür. Harlı ateş külün üzerine yayılır. Üstten kül, alttan kızgın ateş kömbeyi pişirir.

Kömbe dilimlere ayrılır.  Soğukluk denilen hoşafla beraber yenilir. Kömbe yenirken içindeki para veya boncuk kime çıkarsa yılın talihlisi olur.

Soğukluk: Kayısı kurusu, armut, erik, elma, ahlat ve kuşburnu kurusundan yapılır.[1]

Kağıt Dede: Zara

Genellikle Zara’nın Öz köylerinde görülen bir gelenektir. Eski hesap Zemheri ayının birinci günü(14 Ocak) köy halkı gündüzden kömbe yapar, turşu ve ayranlarla akşamleyin bir evde toplanılır, yenilir, içilir sohbet edilir. Kağıt Dede geleneğinin esas motifi., kömbe yoğururken içerisine birbirinden farklı üç tane mavi boncuk konmasıdır.  Bu boncukların biri “devlet”, biri “arı”, diğeri de “başak” anlamındadır. Kömbe sofrada parçalara ayrılır; yediği dilimlerde bu boncuklardan biri çıkan kişi şanslı kabul edilir. Zira “devlet”, gücün, kuvvetin simgesi, “arı”  Allah’ın sırrı, “başak” bereketin simgesidir.[2]

Yılbaşı: Varto

Doğu illerindeki halk ve en çok Aleviler, 17 Rumi Mart(Miladi 30 Mart) gününü yılbaşı ve bayram sayarlardı. Bunların inanlarına göre, o günün gecesinde herkes uykuda iken bütün dağlar, ağaçlar, nebat ve mahlukat Tanrı’ya secdeye iner.  O gün herkesin yıllık rızk ve mukadderatı tayin edilirdi. Bu maksatla her evin aile reisi  akşamdan evindeki nüfusların adedine göre ufak taş toplar, bu taşları ev bacasının dış kısmında bir yere kordu.  Her taşın hangi nüfusa ait olduğunu içinden belli eder, sabah bu taşlar yoklanırken hangisinin altına kırmızı böcek girmişse, o evin rızkı, o nüfusun yüzünden verilir diye itikat edilirdi. 17 Rumi  Mart(Miladi 30 Mart) sabahı herkes güzel giyinir, bayram yapar, bütün evlerde yemekler ve ziyafetler yapılır, köylüye ikram edilir ve yemeğin sonunda ölülerin ruhuna Fatiha okunurdu. [3]


[1] .Hüseyin Candan, Yılbaşı Gecesi Eğlenceleri, Sivas Folkloru, Sayı: 21, Ekim 1974, s.10

[2] . Adnan Mahiroğulları, Dünden Bugüne Zara(3.baskı),  Sivas 1999, s.154-155

[3] M.Şerif Fırat, Doğu İlleri ve Varto Tarihi(2.baskı), Ankara 1961, s. 155