Bizim oradaki köy düğünlerine civar köylerden de davet edilenler olurdu. Davetliler düğünden önce atlarıyla, eşekleriyle çoğu zaman da yürüyerek gelirlerdi. Atla gelenler itibarlı misafirlerdi. Bunlar köyün girişinde karşılanır rahat edecekleri bir konağa yerleştirilirlerdi.
Düğün kahyası bunları itibarlarına göre evlere taksim ederdi. “Falanca köyden gelen Bayram efendi Cafar(Cafer) ların evine; Cıncık kirva Sümüklü Bekteş emminin evine…” diye bağırırdı. Köy meydanında toplanmış olan köylüler kahyanın taksimine göre misafirlerini alıp götürürlerdi. Misafirler izzeti ikram ile yedirilip içirilirlerdi. Türkmen köylerinde misafirlerine mutlaka rakı çıkarırlardı. Ayrıca hediyeleri ile gelen misafirler hediye ile gönderilirlerdi.
Düğün evinde ve köy içinde her türlü şakayı yapmak adettendir. Yine düğünlerin birinde kahya misafirlerini yerleştirdikten sonra yorgunluktan sızıp kalır. Herkesi evlere yerleştirdiği için gönlü rahattır. Köylüler yarınki düğüne hazırlanmak içini erkenden yatarlar. Gecenin karanlığında köpeklerin ürümeleri dışında sessizlik hakimdir. Derken “Köpekler beni paralayacak !” diye bir ses işitilir. Uykusu ağır olanlar bu sesi duymaz. Köpeklerin saldırmasına rağmen düğün davetlisi kahyanın evine yetişir. Bu arada birkaç kişi şamataya uyanır. Kahya da “Bu da neyin nesi?” diye evdekileri uyandırır. Gençler aşağı inerler. Misafir açılan kapıdan canını zor atar.
Kahya da merak etmiştir. İkinci katın penceresinden eğilip sorar:
Bu saatte gelen kim?
Kim olacak Bağdereli Kürt Mustafa. Onu nereye çekelim?
Kahya yukarıdan bağırır: “Onu da ahıra çekin…”