Müdür ne yesin?

Benim öğretmenliğe başladığım yıllarda köy muhtarlarının yanı sıra onları denetleyen Nahiye  müdürleri  de vardı. Bunlar köylerde otururlardı.

İlçelerde olduğu gibi nahiyelerde de hükumet konakları vardı. Okul, cami, sağlık ocağı,  nüfus, jandarma  ve  tapuya bakan birimler vardı. 1960 İhtilalinden sonra  “Nahiye müdürlükleri” kaldırıldı.

İşte Nahiye Müdürünün müdür olduğu yıllarda nahiyeye bağlı köylerden birinde arazi anlaşmazlığı olur. İş Nahiye müdürlüğüne intikal eder. Günü gelince nahiyeden hazırlanan küçük bir heyet köye gelir. Mevsim bahardır,  ortalık yaştır. Nahiyeden gelenler muhtarın evine misafir edilirler. Çaydan sonra dava sahipleri ile ırmak kenarındaki araziye giderler. Tarla biraz uzaktadır. Onlar arazide iken  yağmur damlaları düşmeye başlar. Derken bulutlar delinmiştir, ırmak kabarmaya başlar. Keşfi  henüz bitirmişlerdir. Muhtarın evine doğru koşmaya başlarlar. Muhtarın karısı damdan bağırır. Kürtçe bir şeyler  söylemeye başlar. Heyettekiler Kürtçe bilmedikleri için muhtara sorarlar. Hanımın ne dedi. Muhtar cevap verir: “Ne desin? Damdaki tezekler ıslanmış onu haber veriyor. Diyor ki Müdür ne yesin? Ben de dedim ki  Ahırda kurusu var. Onu yesin.”