Mahalleyi Süpürün

Anonim bir halk türküsü

 “ Bugün Pazar günüdür, derdim azar günüdür, mahalleyi  süpürün, yarim gezer günüdür” dörtlükleri ile devam eder.

Divriği’nin Karageban köyünde oturan kadınlar hergün sabahleyin erken saatlerde evlerinin bulunduğu sokağı süpürürler. Halk inanışına göre bu köyde yatırı bulunan Karadonlu Can Baba’nın atına binmiş olarak erken saatlarda köy içinden  geçtiğine inanırlar ve öyle düşünürler… Ne güzel bir inanış değil mi?

Rahmetli annem bizi bayram namazına yolcu ettikten sonra  evin içini ve örtmeyi süpürdüktün sonra kanatlı kapının  önünü de süpürürdü. Annem  ve mahalledeki komşu kadınlar  süpürme işinde birbirlerine yardım ederlerdi. Mahalle temizliğinde yetişkin kızlar ve taze gelinler  mecbur kalmadıkça  süpürme işine girmezlerdi.

 Çocukluk yıllarımdan iyi hatırlarım mahallenin gençleri  ve ihtiyarları bayram namazını kıldıktan sonra  mezarlığa giderlerdi. Rahmetli babam  bana dedelerimin , baba annelerimin ve yakınlarımın mezarlarını gösterirdi. Mezarlıktaki   görevimiz  bitince evimize dönerdik. Annem bizi kapıda karşılardı. Islak toprağın verdiği  kokuyu içimize çekerdik.

Belediyenin sokak temizliği gibi bir görevi yoktu. Her evin bir bahçesi vardı. Çöpler kurumuş otların  üzerine atılırdı. Evlerden kolay kolay  çöp çıkmazdı. İlkbaharda ve sonbaharda  gazeller/kuru yapraklar  toplanıp bahçenin bir köşesinde yakılırdı.

Ekmek ufaklarının çöpe atılması olası değildi. Yemek artıklarını da evin kedileri yerlerdi.

Benim çocukluk yıllarımda evlere kağıt girmezdi. Kimsenin  gazete olma alışkanlığı yoktu. Naylon henüz evlerimize girmemişti. Toprak ve bakır kaplar