Çepni yöresinin üzümleri ince kabuklu, yapıncak cinsi olduğundan, yüke(kasaya) dayanmaz. Bunun için üzümün bir kısmı sergiye konur, kalanı da cıvık-kara pekmez yapılır.
Pekmez işi külfetli, çok zor bir iştir. Her aile kendi bağını/bağlarını tek başına baş edemez(altından kalkamaz/gücü yetmez). Bağ bozumunda bir nevi imece yapılır. Bağlar genellikle ekim sonlarında, kasım başlarında, koç katımında toplanır.
Ailenin ve komşuların iş ve araç durumları göz önüne alınıp bozum günü belirtilir. İlk iş evde sergi yapılacak yeri hazırlamaktır. Buna elverişli yerler tahta ambarların üstleri, tabanı tahta olan boş odalar, saman üzerine yatırılan çeten tahtaların üstleridir. Elden geldiğince çok yer hazırlanır. Sergilik üzümlerin yağmur ve kırağı görmemesine dikkat edilir. Üzümlerin üzerindeki pus silinirse uzun süre saklanamaz. Serilen üzümler mart ayı sonlarına, nisan ayı ortalarına kadar saklanabilir.
Bağ bozumuna karar veren aile teşt(büyük leğen), kazan, çuval, güğüm, süzek, sele, sepet ve sandıkları toplar. Pekmez mayası olan özel üzüm toprağını bulur hazırlar.
Akşam üzeri avluda, örtmede, bahçede toplanılır. Komşu ve akrabaların genç kız ve gelinleri birer birer akıldan ve dilden geçirilir. Böylece işlerine kimlerin yarayacakları tespit edilir. Aynı zamanda bunları kimlerin haberdar edeceği de saptanır.
Davete köyün öğretmeni, imamı, aile için hatırlı kimseler, köy öğretmeni, imamı, aile için hatırlı kimseler, köyde misafir olanlar aileleri ile davet edilir. Çağrılacakların üzüm bağlarının olmaması şarttır.
Bağ evlerine alaçık denir. Buralarda özel bir pekmez ocağı, üzüm çiğnemek için taştan veya ağaçtan bir havt(çanak) bulunur. Sabahleyin erkenden genç kız ve gelinler ellerinde bağ bıçakları, kollarında selelerle üzüm kütükleri altına otururlar. Önceden bilinen sergilik üzüm kesilir. Onlar erkekler tarafından incitilmeden sandıklara yerleştirilir. İlk günler bütün bağ taranarak üzümler toplanır. Köye sevk edilip, daha önceden hazırlanmış olan yerlerine serilir. Serginin üzerine harman tozu çökertilirse, dayanma süresi daha uzun olur.
Bundan sonra sıra pekmezlik üzümün kesilmesine gelir. Çuvallara doldurulan üzümler güçlü kuvvetli genç kızlar ve gelinler tarafından ayakla çiğnenip, şıraları bakır kaplara doldurulur.
İlk pekmez kazanı ocaktan indirileceği sırada davetliler gelmeğe başlarlar. Önceden hazırlanan besiye çekilen davar kesilir ve ağaca asılıp yüzülür. Önce külbastı ve kavurması yapılır. Bakraç bakraç çemenler ortaya getirilir. Yeşil biberli domates salatası bağ bozumu süresince hiç eksik edilmez. Ziyafetler her gün bu şekilde devam eder.
Geceleri pekmez ocağının ışığında gençler, genç kızlar ve gelinler halay çekerler. Bağın her köşesinden bir şarkı ve türkü sesi yükselir. Şakalaşmalar, eğlenceler ve sohbetler devam eder, gider.
Davetlilerden önce gelenler, yerlerinden ayrılırken onların yerini yeni gelenler alır. Giden her davetliye bir sepet üzüm, bir güğüm pekmez ve bağdaki meyvelerden hediye götürülür.
Bağ bozumunda emeği geçen her genç kıza veya geline de ayrıca hediye verilir. Bunlar o ailenin maddi durumuna göredir. Örneğin elbiselik ve yazma alındığı gibi, sepetlerle üzüm, pekmez, bağın diğer meyvelerinden gönderilir.
Ayrılanlar güle güle yenmesini temenni eder ve yenisinin alınması dileğinde bulunurlar.[1]
Kayseri’nin Erkilet yöresinde Sivas’takine benzer uygulamalar yapılmaktadır.
Her yıl düzenlenmekte olan bağ bozumu şölenine çeşitli illerde oturan Erkiletliler de katılmaktadır. Şölende etli pilav ve ayran ikramı yapılmaktadır. Erkilet üzümünü tanıtmak, teşvik etmek amacıyla bir de yarışma düzenlenmektedir. Yarışmaya 30 civarında üretici katılmakta, dereceye girenlere altın ve para ödülleri verilmektedir.
Aşıkların, ses sanatçılarının, halk oyunları ekiplerinin katıldığı şölen, çok katılımlı bir şölen olarak geleneksel hale gelmiştir.[2]
[1] Bahattin Yalçın, “Çepni’de Bağ Bozumu”,Sivas Folkloru, Sayı: 69, Ekim 1978, s.10
[2] Sultan Çeçen, C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu, Kayseri/Erkilet: 1999 tarihli derleme