Koç katımı, ekim veya kasım aylarında kınalanmış ve süslenmiş koçların şenlikler arasında koyuna katılması olayıdır.
Koç katımı ve şenlikleri 20 gün kadar sürer.. Koç katımının şenliklerle kutlanmasının sebebi, yöre halkının geçim kaynağının hayvancılık olmasıdır.
Zara yöresinde koç katımı şenlikleri her yıl 6 kasımda yapılır. [1]
Koç katımında koçu olmayana, koçu fazla olan tarafından tekrar iade etmek üzere koç verilir. Bu ve buna benzer bir çok şekilde karşılıklı yardımlaşmalar olur. Şenlik gününde özel yemekler yapılır. Çobanlara armağanlar verilir. O yılın kuzulama bakımından bol ve bereketli olması için dileklerde bulunulur.
Koç katımı merasimi eski yıllara nazaran günümüzde pak rağbet görmemektedir. Bunun nedeni ise yöre halkının geçim kaynağı olan hayvancılığın önemini yitirmesidir.[2]
a. Koçların hazırlanması:
Yeterince büyümüş erkek koyuna koç denir. Koç katımı sonbahar ortasında yapılmaktadır. Koç katımını köyün büyükleri kararlaştırır. O da tahmini 10-12. aylarda olur. Bazı yerlerde mercimek ekimi zamanı yapılır.
Koç katımı yapılmadan önce koçlar tımar edilir, boyanır. Boyanın rengi genelde mavi, yeşil ve kırmızıdır. Daha sonra koça büyük, iyi sesli bir takılır. Koç olduğu belli olsun diye. Daha sonra koç katılmadan dua edilir. Dua etmelerinin sebebi o yılda olacak kuzuların ölmemesi, sakat kalmaması; yani bereketli ve hayırlı olması için Allah’a dua edilir. Duadan sonra koç, koyunların içine salınır. Koç, koyunların kuzulamasına kadar durur.[3]
b. Divriği ilçesi:
Divriği’nin Yağbasan köyünde her yılın 28 Ekim’i koç katımı günüdür.Bir gün önceden yumurta haşlanır; bulgur kaynatılır, kavurga kavrulur, kömbeler yapılır. Sabahleyin her zamankinden daha erken kalkılır. Yapılması zorunlu işler görülür. Hazırlanan yiyecekler bohçalanır. Koç katımı yeri olan Küsme Tepesi’ne doğru beşer onar kişilik kafileler birbiri arkasına yola düşerler. Çam ağaçlarının altlarında yorgunluklarını çıkarmaya koyulurlar.
Bu sırada çobanlar yavaş yavaş köyün sürülerini getirmeye başlarlar. Boynuzlarına kırmızı elmalar takılı, renk renk boyanmış koçlar, hayırlı uğurlu olsun, dilekleriyle sürüye bırakılırlar. Çobanlara getirilen yiyeceklerden bol bol pay çıkarılır. Ayrıca hediyeler verilir. Yemekler yenilir, sazlar, kavallar çalınır, türküler söylenir; oyunlar oynanır. Adeta bir bayram havası yaşanır. Akşama doğru neşe içinde köye dönülür.[4]
c. Divriği ilçesinde teke katımı:
Evvela teke katılacağı gün herkes iyi elbiselerini giyer. Tekeleri süslerler. Herkes bir şey pişirir. Çobanlar da o gün sürüleri birleştirirler. Teke gelmeden tuz taşlarında davarlara tuz yalatırlar. Sonra teke katılır. Çobanlar ve köylüler oraya gelmiştir. Karınlarını doyururlar ve çobanlara da tekrar pay ayırırlar. Çobanlar da bu kömbelerden yakınlarına/dostlarına birer parça dağıtırlar. Teke katımında merasim mükemmeldir.[5]
d. Koç katımının hesaplanması:
Sonbahardan beri sürüden ayrı bırakılan koçu, bahar aylarının şiddetli soğuklarının bitip havaların ısındığı zamana göre hesap yaparak, kuzuların doğum vaktini hesaplıyarak koçu sürüye katarlar. Koç katımı Kasım ayının 8-15’i arasında olur. Bu günler arasında koçun sahibi koçunu boyayıp süsler. İmamın da bulunduğu bir merasimle verimli döller elde edebilmek için dualar edilir. Duadan sonra ev sahibi misafirlerine ikramlarda bulunur. 2-3 aydan itibaren sürüden ayrı bırakılan koçu, şenlikler içinde sürüye katarlar. Böylece Koç katımı gerçekleşmiş olur.[6]
Koçlar, koyunların içerisine üç ay bırakılmaz. Sonbaharda koyunların içine bırakılır. Koç süslenir, yemekler yapılır, kadınlar bayramlık elbiselerini giyerler. Çünkü kuzuların sağlıklı doğması kadınlar süslenirdi.
Koç koyunların içine götürülürken, koçun üzerine erkek çocuğu bindirilir. Çünkü kuzuların çoğunun erkek doğması için. Erkek kuzular daha çok paraya satılır.
Koç, koyunların içine katılınca halaylar çekilir. Çocuklara para, şeker dağıtılır. Çobanlara hediyeler alınır.[7]
Sivas Tatlıcak’ta kasım ayının 15’inde koçlar katılır. Bir hafta sonra koçlar ayrılır. Martın 15’inde koyunlar kuzulamaya başlar.[8]
Gemerek’te bu merasim ekim ayının 10-20’si arasında yapılır. Bunun özel bir nedeni vardır. Daha erken ve daha sonra da olabilir. Ancak hayvanın 150 günlük hamilelik devresi öyle ayarlanmalı ki yavrular doğduğu zaman aç ve sefil kalmamalı. Kısa bir süre sonra hemen ot bulabilmeli. Onun için de önü ilkbahar yeşilliğine getirilmeli. Zaten bu düşünceden yola çıkılarak koçları gündönümünde (21 Haziran) koyun sürülerinden ayırırlar ve ayrı bir çoban tutarlar.
e. Hayırlı olsun :
Katım alanına her gelen selam verir, hayırlı olsun der. Bu arada çoban koça /bu , teke de olabilir, yaklaşır üzerindeki şeyleri alır. Hayırlı olsun deyip hayvanın ardına avuç içi ile vurur, koyunlardan tarafa sürer. Koç ve heybeyle getirilen şeyler çobana aittir. Siniler de bir araya toplanır. Erkekler bir yerde, kadınlar bir yerde öbek/küme olurlar. Gelen şeyler hep birlikte/müştereken yenilir. Ağa bu işi bizzat yürütür. Bazıları da önceden cebine aldığı rakısını sofraya kor. Zaten onların ayrı bir öbeği olur. Hemen hemen o mahallenin en seçkin kişileridirler. Bunlara ayrı servis yapılır. Servisi ağanın karısı veya dengi yapar. Delikanlılar da bu gibi hizmetlerde önemli yer alırlar.
Merkez Kartalca köyünde koç katımı koçların koyunlardan ayrılarak 15 Ağustos’tan, 10 Kasım’a kadar olan zamandır. Koç katımında Perşembe günü tercih edilir. Bu nedenle 10 Kasım’da koç katımı zorunlu değildir. Bir iki gün önce veya sonra olabilir. Koçların üzerine habeler/heybeler, halılar, her türlü hediyeler atılır. Bu hediyeler daha sonra köy halkına dağıtılır.[9]
Hafik, Yanalak Köyünde kadınlar sürüleri bir yere toplamadan önce çörek, kavurga yaparlar. Bunun yanı sıra ceviz, elma, armut gibi yemişler de hazırlarlar.
Koçlar rengarenk boyanır ve bir yerde –ahbunluk, harmanlık- birikirler. Hoca dualar okur. Duadan sonra koçlar sürünün içine bırakılır ve yapılan çörekler, kavurgalar, ceviz, elma, armut…gibi şeyler orada toplananlara dağıtılır. Çobanın çıkınına da bunlardan konur.
Doğacak kuzuların dişi olması için koçların üzerine kız çocukları oturtulur…. Koç yaşlı olursa doğacak olan döl/kuzu dişi olur; eğer koç genç ise döl erkek olur inancı da mevcuttur.[10]
Sivas köylerinde koç katımı bir nevi tarih başlangıcıdır. Başka bir deyimle yeni bir takvimdir. Pazarlıklarda, borçlanmalarda, faizle para almada bu takvim uygulanır.”Koç katımı, koçtan bir ay önce, koçtan bir ay sonra, döl…”gibi.
Birkaç ay önce sıska vücutlu, çelimsiz yürüyüşlü olan bu hayvanlar, özel bakım sayesinde koç gibi olmuşlardır. Her zaman cömert olan köylüler bugün nedense hasis olurlar. Kendi hayvanlarına kendi damızlık hayvanlarını katar, koç veya tekesi olmayanların hayvanlarını sürülerine pek katmak istemezler.
O gün koçlar yaylıma bırakılmaz. Topluca ağıldan alınıp köyün meydanına sürülür. Allı yeşilli, kınalı koçların etrafı sarılır. Hoca koç katımı duasını yüksek sesle okur. Oradakiler hayırlı uğurlu olması için “Amin…” derler. Mal sahipleri hayvanlarını yedekleyerek kendi sürülerine bırakırlar. O gün akşama kadar hangi koyunun koçsadığını, hangi keçinin telesidiğini merakla izlerler. O günün tarihi duvarlara, direklere yazılır. Dölün geleceği bu tarihlerden hesaplanır.
O gün kadınlar, kızlar türlü giysiler içinde bir bayram ya da düğün havası estirir. Güler, oynar, halaylar çekerler.
Koçla döl arası altı aydır. Döl ayı nisana rastlar. Şarkışla, Tonus(Altınyayla) yörelerinde takvim bu yönden pek geçerli değildir. Eskiler yenilere de bu mahalli/yerel takvimi kolayca aşılarlar. Abrul, Zaradost, Koç, Döl, Orak, Herk, Teşrinievvel, Teşrinisani, Kanunuevvel, Kanunisani gibi ayların adları ya eski dildendir, ya da mahalli isimle anılır.
Ulaş, Kangal, Altınyayla ve Şarkışla yöreleri koyunculukta çok ileridir.[11]
Koç gıliği:
Koç katımı Elbeyli yöresinde genellikle 14 Kasım’da yapılır.Bu tarih aynı zamanda halk takvimindeki “Koç Ayı” nın başlangıcıdır. Akşamdan koç gılıği hazırlanır. Koçlar akşamleyin veya sabahleyin erkenden boyalanır, süslenir.
Sürü sahipleri köy meydanında toplanır. Çobanlar dişi koyunları bir tarafa, koçları ayrı bir tarafa toplarlar. Hoca dua eder. Sürü sahipleri topluca bu duaya amin, der. Orada bulunan kalabalığa “koç gıliği, çörek, börek, kavurga, dut, üzüm, kınalı şeker, elma gibi yiyecekler dağıtılır. Daha sonra tekbirlerle koçlar sürüye katılır. Kasım ayına koç ayı denmesinin sebebi budur.
Yumurtalığı karnının içerisinde olan ve “madah” adı verilen koçun dölünün dişi olacağına inanılır. Bu yüzden bu tür koçlar itibar görür. Yine koç katılırken, koçun sırtına küçük bir kız çocuğu bindirilir. Böyle yapılırsa kaçun döllerinin dişi olacağına inanılır.[12]
Koç katımı Gürün köylerinde yılının birinci ayı olan kasım ayının birinci gününe denk gelir. Bazı köylerde çiftçiler bu kutlamayı kasım ayının ilk günü yaparlar. Koç katımı nisan ayından itibaren kasım ayına kadar olan bir süreyi kapsar.
Baharda ilk olarak çoban tutulur. Çobanın süresi kasıma kadardır. Çobanın bütün masrafları sürüsünü otlattığı kişiye yani ağa’sına aittir. Yemesi, içmesi, yakıtı hatta dini bir koşul olan fitresi dahi ağa tarafından ödenir.
Bahar mevsiminden başlayarak koçlar, ağustos ayının sonuna kadar sürüyle birlikte otlatılır. Eylül ayının başına kadar sürüden seçilen koçlar, kuzuların içine katılır ve besiye alınır. Koçlar, kuzularla birlikte çayırlıklarda otlatılır.
f. Koç seçimi:
Koçlar, daha kuzu iken seçilir. Koç olmadan; yani sürüye ilk kez bırakılacakları zamanki isimlerine “koçluk” denir. Koçluk kuzu şu özellikleri taşır: Koçluk kuzu, kuzuların içinde cinsi en güzel, güçlü, parlak tüylü, kuyruğu değirmi(yuvarlak), bacakları kalın, göğsü geniş olmalıdır. Koçluk kuzunun annesi de iyi olmalıdır. Gürün köylerinde hava şartlarının ilkbahar ve sonbaharda soğuk geçmesi nedeniyle “tüyü köpen kuzu” dedikleri; yani tüyleri sık ve sert olan kuzulardan seçilir. Bunun sebebi, eğer koçlukların tüyü yumuşak ve sık olmazsa, bunlardan olacak kuzular da aynı özelliği taşır ve rüzgar vurduğunda koyunlarını sırtını açar ve üşütür. Bunun için tüyü sert ve sık kuzular seçilir ve iyi bir şekilde bakılarak koç katımına hazırlanırlar.
Bir yaşını doldurmayan koçluklar sürüye bırakılmazlar. Bir yaşını dolduran koçlukların ilk sürüye bırakıldığında bu bırakılma işine bir salım denir. İkinci sene bırakılırsa, iki salım… Bu süreç bu şekilde gelecek yıllarda devam eder. Koçun en verimli zamanı ilk üç salımdır. Bir sürünün ırkının verimi, güzelliği, güçlülüğü koçlarla sağlanır. Bunun için koçluk seçimi çok önemlidir.
Gürün köylerinde şöyle bir söz vardır: “Koçluk kuzu çığda belli olur”..Çığ, kurumuş ağaçları iplerle örerek ağılın bir bölümünü çevirmeye verilen isimdir. Kuzular çok küçükken bu çevrilen yerde kalır ve o zaman koçluk kuzular seçilir.
Koçlardan ayrı otlayan koyun sürüsü, sütten çıkınca(sütleri bittiğinde, sağımları kesildiğinde) yaklaşık üç ay boyunca ağıla dönmez. Dağda yatarlar ve orda otlarlar. Bunun sebebi ise, dağ ile evin arasındaki mesafenin uzak olmasıdır. Böylece koyunlar yorulmaz ve daha uzak yerlerde otlamaları sağlanarak daha besili, daha iyi olurlar. Koyunlar, koç katımı gününe kadar ağıla gelmezler.
1.Hazırlıklar: Belirlenen koçlar koç katımına bir gün kala çeşitli renklerle boyanırlar. Koçların boyanmasının iki nedeni vardır: Birincisi göze hitap etmesi, güzel görünmesi için, ikincisi sürüde belli olmaları içindir.
2.Koç katımı sabahı: Koç katımına bir gün kala köy halkının eşi dostu ve akrabalarına haber verilerek bu şölene davet edilirler.
Koç katımı sabahı küçüklü büyüklü herkes bir koşuşturma içindedir. İlk önce yemekler bayanlar tarafından yapılmaya başlanır. Sürü sahibi ağa tarafından bir koyun kesilir. Bu koyunun eti ile yaprak sarması, pirinç pilavı, kuru fasulye yapılır. Yoğurt, tatlı olarak sütlaç ve koç helvası yapılır.
3. Koç helvası: Koç helvası sürünün gelmesine iki saat kala yapılmaya başlanır. İki kilo taze tereyağı ocakta, odun ateşinde eritilir, ocaktan alınarak yere konur. İçine un katılarak karıştırılıp tekrar ocağa konulur. Un kıvama gelinceye kadar tekrar karıştırılır.Un, bu kıvama yaklaşık yarım saatte gelir. Ocaktan tekrar yere indirilir. İçine sütte eritilmiş şeker katılarak karıştırılır. Bu defa ocağa değil de ocaktan çekilen az bir közün üzerine konularak pişirilir. Bir süre bu közün üstünde karıştırıldıktan sonra artık helva servise hazırdır. (Nuriye Takçı, Gürün-Suçatı, Sazcağızsuyu köyü, 1920 doğumlu)[13]
Sabah saatlerinde gelen misafirler ve köy halkı daha önceden belirlenen, yemeklerin yapıldığı evde toplanırlar. Sürülerin gelmesiyle sürüler havşaya alınarak yemek yemeye geçilir. Yemekler yenilir, sohbetler yapılır, eğlenceler yapılır, dua edilmeye başlanır. Duada bereket ve sürünün sağlıklı olup nazar değmemesi, sütünün bol ve verimli olması istenir. Öğle saati olduğunda misafirler ve köy halkı koç katımının yapılacağı alana giderler. Bunlarla birlikte sürüleri de çobanlar koç katımının yapılacağı alana götürürler.
Sürü, koç katımı günü otlaktan eve 11.00 civarında gelir. Öğle sıcağında serinlik olana kadar havşada yatar.
Sıra koçların meydana götürülmesine gelmiştir. Dünden hazırlanmış, boyanmış koçların boğazına mavi boncuk ve büyük kırmızı olan Gürün elması takılarak koç katımı alanına götürülür. Artık her şey hazırdır. Koçlar meydanın bir ucunda bekletilir ve köyün gençleri her biri bir tane koçu tutar. Köy ağasının silah sıkmasıyla koçlar sürüye bırakılır. Koçlar hızla sürünün içine dalarlar. Koçların boğazındaki elmaları alabilmek için çocuklar da sürüye dalarlar. Bu esnada çobanlar ve gelen misafirler silah sıkarlar. Böylece koç katımı gerçekleşmiş olur.
4. Çoban değneği: Çobanın işi artık bitmiştir. Elindeki çoban değneğini getirir ve ağasının önüne atar. Ağa buna karşılık olarak çobanına bahşiş/para verir. Bu arada ağanın hanımı çobana çeşitli hediyeler verir. Bunlar gömlek, avlu, çorap ve çerezdir. Ağa sürüsünü çobanından teslim alır. Eğer ki aynı çoban tekrar güdecekse sürüyü alıp gider; fakat aynı çoban gütmeyecekse, yeni tutulan çoban sürüyü götürür.
Koç katımı böylece sona ermiştir. Misafirler ve köy halkı evlerine dönerler. Sürünün koçlanma işi on beş gün boyunca sürer ve biter. Artık son kalan bir şey vardır; koçun karını beklemek ve koyunların sağlıklı ve iyi kuzular yavrulamasını beklemek.[14]
g. Koç Karı:
Sonbaharda, kasım ayında ilk yağan kara “koç karı” denir. Bu bazı yörelerde “koç kışı” olarak da adlandırılır. Bu kar, koç katımından önce veya sonra yağabilir. Bu iş koç katımının son bölümüdür. Yani son noktayı koç karı koyar. Ta ki gelecek yıllardaki koç katımına kadar…. Araştırma yapılan Sazcağızsuyu mezrasında koç karı 1999 yılında koç katımından iki gün sonra yağmıştır. Koç karı ilk yağışta fazla yağmaz, sadece yüksek dağların tepesine yağar. Bu köyde/mezrada Say dağına yağmıştır.[15]
Havşa: Etrafı duvarlarla çevrili, üzeri açık, sürünün bekletildiği veya dinlendirildiği; gece sıcak olduğunda ağıldan alınarak yatırıldığı yer.
h. Koç çobanı:
Bu çobana koç çobanı denilir. Her koç sahibi çobana otlak parasını kendisi verir. Onun için de sürüdeki koyunlarına ayrı bir otlak parası(çoban ücreti) aynı zamanda çoban ekmeği vermez. (Çobanlar ekmeği koyun sahiplerinden temin ederler).
Sürüde hizmetleri yürüten bir ya da birkaç ağa olur. Burada koyunları olanlara mahalleli, bu sürüye de mahalle(felan ağanın mahallesi) denilir. Koyunların adedine göre mahalle bir ya da bir çok olabilir.
ı. Koç yoğurdu: Ağa, koç katımının ne zaman yapılacağını önceden kesin tarih vererek belirtir. Tüm mahallelinin o gün için hazır hale gelmelerini sağlamış olur. Koç katımından bir gün önce sürü ağa tarafından sağdırılır. Yoğurt yaptırır. Buna “koç yoğurdu” denilir. Aynı gün çobanı köye yollar. Koç ve tekesi olan evleri birer birer gezmenisin, bunları kınalamasını/boyamasını söyler. Tohumluk hayvanlar da böylece yarına hazır hale getirilir.
Ağa koç yoğurdundan sonra kendi kesesinden bir davar keser. Kendine göre bir takım hazırlıklar yapar.
Koç katım günü tüm gençler bayramlık elbiselerini giyerler. Kızlar donanır, koçlar, tekeler kınalanmış, boyunlarına, boğazlarına, boynuzlarına mevsimlik elma , armut, ahlat, alıç…dizilir. Ayrıca da hayvanların üzerlerine bir iki metre basma sarılır.
Hali vakti yerinde olan her ev sini/sofra donatır. Yörenin en güzel yemekleri o sini üzerine dizilir. Üzeri temiz bir örtü ile örtülür. Önde ev reisi, arkada bağlı yada bağsız bir koç, teke; gene arkada siniyi tepesinde götüren genç bir kız ya da gelin; yanında varsa evin delikanlısı, annesi toplu halde koçun katılacağı kasabanın dışında önceden belirlenmiş düzgün bir alana getirilir.
Ağa bir etli pilav yaptırmıştır. İki delikanlı yakalar pişen bu pilavlı büyük kazanın iki kulpundan bir sopa geçirir, bunların eline verir.
Yoğurtlar da alınır, koçun katıldığı yere,Karaözü’nde Köprübaşı, Kayanın Başı, Öte Geçe… gibi yerlerden birine gidilir.
Fakirler sini donatmazlar. Bir heybe alır içine soğan, patates, kuru fasulye, kayısı…. doldurur yola koyulurlar. Ancak mahallede koyunu olsun olmasın herkes koç katımına davet edilir.
i.Yüz kömbesi:
Yemekler yenilir, sohbetler edilir; sonra herkes ayağa kalkar. Ağa’ya, çobana ve birbirine hayırlı ve uğurlu olsun, der. Getirdiklerini toplar yol koyulurlar… Bu, koç katımı merasiminin birinci aşamasıdır. Buna dayalı olarak bir de yüz kömbesi vardır. Koç katımından yüz gün sonra yapılır.[16]
[1] Erkan Dönmez, C.Ü.MYO, Zara doğumlu.
[2] Fatih Ağurtay, Van-Çaldıran, Direkli köyü, C.Ü. Kamu Yönetimi.
[3] Bülent Yıldırım, C.Ü. Radyoloji Böl.
[4] Halil Sami Özen, Divriği Yağbasan Köyünde Koç Katımı ve Davarın Yüzü Şenlikleri, Sivas Folkloru, Sayı: 75. Nisan 1979, s.3-4
[5] Halil Sami , Divriği Yağbasan Köyü Folkloru (Hazırlayan:Kutlu Özen), Sivas 2003, s.28-29
[6] Halit Kuruçay, Kontrol Sist.
[7] Hamza Taş(55 yaşında çoban), derleyen Hüseyin Şakulluoğlu(Kahramanmaraş), C.Ü. Kamu Yönetimi.
[8] Ayşe Angı, 1944 doğumlu, Tatlıcak köyü.
[9] Yusuf Topal, Sivas Merkez Kartalca köyü,(C.Ü. MYO, İnşaat Böl., 1997)
[10] Dilek Kelek, C.Ü. Tarih Böl. , Derleme: Hafik Yanalak köyü Kamış mezrası, Keziban Gül ve Zeynep Kelek, 2000
[11]Emin Kuzucular, Koç Katımı, Sivas Folkloru, Sayı:7, Ağustos 1973, s.16-17
[12] Kadir Pürlü, Sivas’ta İlbeyli Türkmenleri Cilt:2), Sivas 2002, s. 875
[13] Nuriye Takçı, Gürün-Suçatı, Sazcağızsuyu köyü, 1920 doğumlu
[14] İbrahim Durdu, C.Ü.MYO, Elektrik Böl. (Kaynak şahıs :Nuriye Takçı, Gürün-Suçatı, Sazcağızsuyu köyü,1920 doğumlu.) 12 Kasım 2000 tarihli derleme.
[16] Ahmet Özerdem, Karaözü’de Koç Katımı, Sivas Folkloru, Sayı:48, Ocak 1977, s. 21