Atatürk’ün silah arkadaşı, bir devre damgasını vuran ünlü siyasetçi. Ben Atatürk’ten sonra İsmet İnönü’yü tanıdım. Eğer Ankara’da okumasaydım İnönü’yü şahsen tanımayacaktım.
Babam İnönü hayranı idi. Divriği’deki evimizin odalarında Atatürk’ün, İsmet Paşa’nın, Cemal Gürsel’in resmi asılıydı. Bugün de odamızın duvarlarını süslemektedir. Halen bu resimler odamızın duvarlarında asılıdır.Babamdaki asker sevgisi Tokat Askeri Lisesi’nden başlar. 1918’li yılarda babam Kazım Karabekir’i de tanımıştı. Askeri okuldaki öğretmenleri Kurtuluş Savaşı’nda görev almıştı
Tahsili’ne Sivas’ta başlayan İsmet İnönü çocukluk yıllarını bu şehirde geçirmiştir.
Ben İsmet İnönü’yü birkaç defa gördüm. Bunlardan ilki Ankara Operasındaydı. Eşi Mevhibe Hanımla birlikte Gılgameş operasına gelmişti. Daha sonra 1963 yılındaki Kıbrıs gösterileri sırasında Başbakanlık’ın balkonundaydı. Gençler “Paşam çizmeni giy!” diye bağırıyorlardı. İnönü gençlere “Çizmem yok ama aklım var!” diyordu.
İlerlemiş yaşına rağmen çok dinç görünüyordu. Ömrü cephelerde geçen bir komutandı.
Ankara Gazi Eğitim Ensitüsü’nde Öğrenci işleri Başkanı iken, Ankara’daki Üniversitelerin temsilcileri ile İnönü’yü ziyarete gittik. Gayet sakin, güleç yüzlü, pembe yanaklı, ak saçlı, zeki bakışlı dinç bir ihtiyardı. Siyaset dışında her şey konuştuk. Halk arasında sağırlığı söylenir. Ben onun sağırlığını görmedim. Söylediklerimizi duyuyor, sakin sakin ve alçak gönüllülükle cevap veriyordu. Ben dizinin dibine oturmuştum. Bana nereli olduğumu ve nerede okuduğumu sordu. “Ankara Gazi’de okuyorum Paşam; Sivaslıyım…dedim. Öğrencilik günlerini hatırlamış olmalı ki bir müddet suskun kaldı. Daha sonra bana “Çok çalış, zamanını boşa harcama” dedi.