72. Nesil (Millet): Nesil Adem nesli…. kesilen adak kurbanı. Abdal Musa Kurbanı
73. Nesil: Tarikat yolu, Muhammet-Ali yolu. Bu yolda kesilenler tercümandır. Şit nesli, Güruh-u naci, Huri Kızı’ndan olma.
Havva Ana, Adem’in işini görüyordu, çok yoruluyordu. Allah, Hz. Adem’e evlenmesi için Huri kızını gönderdi. Havva Ana, Huri kızını görüp kıskandı. Adem Peygamberle evlenmesini istemedi. Helva pişirdi. Hz. Adem’e gitti. Adem’in, Huri kızından haberi yoktu. Adem’e “Benden başkası ile evlenmeyeceğine söz ver, yemin et” dedi. Adem ile sevişti, birleşti…Adem’i ikna etti. Adem Peygamber evine dönünce Huri kızını gördü…Şaşırdı kaldı. Ona aşık oldu…Yemin ettiği için evlenmesine imkan yoktu. Adem Peygamber, oğlu Şit’i, Huri Kızı ile evlendirdi. Peygamber nesli Şit’ten…İnsan nesli Havva’dan geldi. (Tayyar Temizer)
Rivayet 1
Allah tarafından Hz. Adem’e ikinci eş olarak gönderilen, güzel mi güzel Huri kızı önce Havva ile karşılaşır. Havva onun Adem’e ikinci eş olarak gönderildiğini anlar ve o gün bu meseleyi halletmek için hazırlık yapmaya başlar. Akşama kadar süslenir, hazırlanır. Hz. Adem akşam eve geldiğinde karşısında daha da güzelleşmiş olan bir Havva bulur. Havva o gün bir başka güzeldir ve konuyu Huri kızından bahsetmeden, Hz. Adem’e açar. Kendisini hala sevip sevmediğini sorar. Hz. Adem’de onu hala çok sevdiğini ve ondan başka kimsenin kalbinde olmadığını, zaten dünya üzerinde ikisinden başka bir kimsenin de bulunmadığını söyler. Havva ise “peki ya olsaydı” der. Hz. Adem’de olmadığını düşünerek “ondan başkasını sevmeyeceği sözünü verir”. Havva bu söz üzerine rahatlar. Ertesi gün Hz. Adem Huri kızıyla karşılaşır ama Havva’ya verdiği söz aklına gelir. Dolayısıyla Huri kızını Hz. Şit ile evlendirir.
Rivayet 2
Havva’nın her yıl, hep ikiz çocuğu olurmuş. Doğanlardan biri erkek, biri kız olurmuş. Yaşayan 36 ikiz (yani 72 millet) bir sonraki veya önceki ikizi olmayan kardeşleriyle evlenerek insan neslini çoğaltmışlardır. Adem ve ikinci eşi Hür’den olan Şit ise ikiz doğmamış, (73.Millet) diğer 39 kardeşi gibi tek doğmuş. Şit’in diğer erkekli, kızlı kardeşleri, yeryüzünde yaşamamış, göğe çekilmişler (bunlar Kırklardandır denmektedir). Şit ise Havva’nın ilk oğlu Kabil’in öldürdüğü Habil’in ikizi Iklıma ile evlendirilerek bu soyu sürdürmüş.
Her iki rivayette de Hz.Şit neslinin Huri kızından gelen saf bir soy olduğu ve peygamberlerin bu soydan geldiğini görüyoruz. Hz. Adem vefat edeceği zaman oğlu Hz. Şit’e: “Yavrum! Bu alnında parlayan nur, son peygamber olan Hz. Muhammed’in nurudur. Bu nuru mü’min, temiz ve iffetli hanımlara teslim et ve oğluna da böyle vasiyette bulun” buyurdu. İşte bu soy Nuh peygambere kadar, babadan oğula, temiz bir şekilde gelmiştir. Burada antiparantez şunu da öğreniyoruz ki, sadece babadaki nur doğacak çocuğun nurlu doğmasında etkili değil. Annenin de temiz ve iffetli olması gerekiyor. Daha sonra Nuh peygamberin (anneleri ayrı) kızı Naci (Gürufu Naci) ve oğlu, Lem‘in evliliklerinden doğan çocukları ile bu soy Muhammet peygambere kadar devam etmiştir. Hz. Muhammet ve Hz. Hatice’den olma kızı Hz. Fatma ve amca oğlu Hz. Ali’den olan 12 imamlar ve onlardan da Alevi Dedeleri soyundan, bu soy hâlâ devam etmektedir. Aynı soydan Hz. Muhammet’e kadar, sürekli peygamberler zuhur etmiştir. Son peygamberde, en iyi şekilde devam ettireceğini bildiği, bu soya “yolu” emanet etmiş ve Hakk’a yürümüştür. Fakat Hz. Muhammed’in dünyayı terkinden sonra onun soyuna karşı “islamız biz” diyenler tarafından (Muaviye, oğlu Yezit ve yoldan çıkmış Abbasi yöneticileri) yapılan kıyımlar aşikardır. Hz. Muhammed’ in en başta belirttiğimiz isteği açık olarak gerçekleşmese de, bilenler tarafından devam ettirilerek, günümüze kadar ulaşmış, burada bile kelimelere dökülmüş, yine canlanmıştır.
Yezit, babası Muaviyenin ölümünden sonra, Hz. Muhammet’in soyunu yok etmeye kesin kararını vermiştir. Kerbala denen yerde Hz. Muhammet’in soyundan 72+1 kişiyi katlediyor, dolayısıyla İslam sancağını da alıyor. Bu saf soydan sadece tek bir kişi kalıyor. Oda İmam Hüseyin oğlu İmam Zeynel Abidin’dir. Onun da hayatta kalması, Allah’ın emri olsa gerek. Kendisi çok küçük ve hasta olduğundan, birkaç kişinin de yardımıyla, öldürülmekten son anda kurtuluyor. Bakımı için büyüyünceye kadar Yezit’in emri ile hristiyan olan bir ailenin yanına veriliyor. Ancak bu şekilde ona gerçekleri öğretmeyebiliriz düşüncesi ile yapılıyor. Ama onu alan kişi, hristiyan biri de olsa, ondaki nuru görüyor ve onu doğru bir şekilde yetiştiriyor. Belli bir yaşa gelince Yezit, İmam Zeynel Abidini alıp hapse atmak istiyor fakat yetiştiren ailenin şartıyla karşılaşıyor. O mübarek şahıs, beni ancak İmam Zeynel Abidin’in gardiyanı yaparsanız, onu size teslim ederim diyor. Yezit’ de, adamın hala hristiyan olduğunu düşünerek, bir zarar göremediği bu işe, olur diyor. Uzun lafın kısası, yıllarca hapis yatan İmam Zeynel Abidin, kendisini büyüten ve ona gardiyanlık yapan bu; dışta hristiyan, içte İslam olan kişinin kızından, neslini devam etmiştir.