Hademelerin Karpuz Ziyafeti

Halk Eğitimi Başkanlığına atanalı iki ay olmuştu. Onlar beni, ben de onları tanımıyordum.

Ramazan başlamıştı, dışarıda Temmuz sıcağı vardı. Oruç tutmak kolay değildi. Ben küçük yaşlarda oruç tuttuğum için ramazanda pek sıkıntı çekmiyordum.

Hizmetlilerin bir kısmı oruç tutuyor, diğerleri tutmuyordu.

  Oruç tutmayan memur ve hizmetliler benden çekindikleri için gözden uzak yerlerde yemeklerini yiyorlardı. Ben bu duruma çok üzülüyordum. İsteyen tutar, istemeyen tutmaz. Kapalı yerlerde utana sıkıla yemek yemelerini istemiyordum.

Bir ara burnuma karpuz kokuları geldi. Hizmetlilerden birini yanıma çağırdım.  İzzet Efendi, sana zahmet olacak ama bana  karpuz al, dedim.  Diğer hizmetlilerin bundan haberi yoktu.

 İzzet Efendi karpuzları alıp geldikten sonra sınıfa girdim. Arkadaşlar size karpuz getirdim afiyetle yersiniz, dedim.

Çok mahcup olmuşlardı; aldığım  karpuzu kesip yemek istemediler.  Ben ısrar ettim. Utana sıkıla yediler. Bu hadiseden sonra aramızda  sıcak bir sevgi başladı. Benim hoşgörülü olduğumu anlamışlardı.