Divriği ilçesinde ekine başlamadan önce ve ekin sonrasında bir takım geleneksel törenler yapılır. Sivas’ın diğer ilçelerinde bu törenlere pek rastlanmaz.
Ekin biçmeye başlamadan önce yapılan törenlere “Ziyarete Gitme”, ekin biçiminin son günü yapılan törenlere “Ekin Selavatlama Tükencelik,Kurtulmaç” gibi adlarverilir.
Divriği köylerinde hasat mevsimi haziran ortalarında başlayıp, temmuz sonuna kadar devam eder.
Köylüler hasada başlamadan önce ve genellikle haziran ayı içerisinde topluca ziyarete/adak yerine giderler. Bazı yerlerde bu ziyaret mayıs ayı içinde olur. Ziyarete gitme yüzlerce yıllık bir alışkanlık, dini bir görev ve Orta Asya’dan getirilen bir gelenektir; bir Türk töresidir.
Ziyaret adı verilen yer; bazen bir Anadolu ermişinin türbesi, bazen kutsal bilinen bir ulu ağaç, bazen bir su gözesi, bazen karlı bir dağ tepesidir. Köylüler sabahın erken saatlerinde hep birlikte ziyaret yerine giderler; kurban keserler, topluca yemek yiyip, topluca dua ederler ve akşam üzeri evlerine dönerler.[1]
Ziyaretten birkaç gün sonra mahsulün hasadına başlanır. İlkönce fiğ, küşne, mercimek, nohut gibi tarla bitkileri hasat edilir; daha sonra arpa ve buğdayın hasadına geçilir.[2] Ekin Selavatlama adını verdiğimiz tören de buğday deriminin son günü yapılır.
Divriği köylerinde ekin, daha çok orakla veya tırpanla biçilir. Elle toplandığı da olur. Biçer-döğer düz ve geniş arazilerde kullanılır. Divriği köylerinde arazi susuz ve engebeli olduğu için arpa ve buğday sulak olmayan araziye ekilir. Bu yüzden bütün iş orakçılara düşer.
Ekin biçme işi ya imece usulüyle, ya ev halkı tarafından, ya da ırgat tutularak yapılır.
Ekinini daha önce bitirenler toplanıp her gün bir komşuya yardıma giderler. O gün kime gidileceğini akşamdan kararlaştırırlar. Ertesi günü ırgatlar sabahın erken saatlerinde köy meydanında toplanırlar. Bu ırgatları daha çok delikanlılar ve köy kızları teşkil eder.
Tarlaya önce giden Besmele çekerek ekini biçmeye başlar. Daha sonra gidenler “Bereketli olsun, hayırlı olsun, kolay gelsin…” diyerek ekin biçmeye başlarlar.[3]
Ekin, belli bölümler ve aralıklar halinde biçilir. Ekinin bu bölümlerine hon denir.Honun belli bir büyüklüğü yoktur. Honun genişliği de ırgatın becerisine göre değişir. Bir honluk yerden, bir arabanın taşıyacağı kadar yığın çıkar.
Irgat sayısı da köyün nüfusuna, biçilecek tarlanın genişliğine ve tarla sahibinin saygınlığına göre değişir.
Kadınlar ve çocuklar da tarlada çalışan ırgatlara yardımcı olurlar.
Her köyün en iyi orakçısı ve tırpancısı bellidir. Bu yüzden en iyi orakçı veya tırpancı honcu başı olur. Diğerleri de yeteneklerine göre honcu başının arkasına sıralanırlar. Ekin biçmeyi yeni öğrenen en arkada yer alır. Bunlara “Pöçükçü” denir. [4]
Hon yerini honcu başı açar, diğer ırgatlar da açılan bu izden ekin biçmeye devam ederler.
Birinci hon biçildikten sonra ikincisi ve diğer honlara geçilir. Eğer ekin orakla biçiliyorsa, bir derimlik buğday destesine “Purnat” denir. Purnatlar birleşerek büyük desteler ve destelerden de yığınlar meydana gelir. Tırpanla biçilip yatan ekinlere “Zoğ” denir. Tarla verimli ve saman bol olursa tırpanla biçilir; bir tırpancının ünü çektiği hon ile ilgilidir. En geniş honda çalışan tırpancı ovada tercih edilen tırpancı olur. Tarla verimsiz ve saman yetersiz olursa orakla biçilir. Oraksız olarak elle yolma işine de “Kavrama” denir.[5]
Irgatlar bazen gündelikçi, bazen götürü olarak ekinleri biçerler. Ekin biçme işi en az bir hafta sürer.
Ekin türküleri: Tarladaki ırgatları gayrete getirip coşturmak için honcu başı, sesi güzel olan kızlara ve delikanlılara türkü söyletir. Karşılıklı olarak söyletilen bu türkülere “Çifte” denir. Zengin bir folklor malzemesi olan bu türküler ayrı bir tebliğ konusu olduğundan birkaç örnekle yetineceğim.
Birinci türkü:
Ağarmış arpası, fiği kurumuş
Benim yarim dere dere yorulmuş
Ağyar, benim gönlüm sana vurulmuş
Gel otur yanıma, yar nolur nolur…
Akşam olup gölge köye dönünce
Saçının ucuna belik örünce
Ekin bitip ırgat köye dönünce
Biraz da dertleşe, yar nolur nolur.
Su yolunda ben o yare kavuştum
Yar aşağı, ben yukarı savuştum
Kaç gündür küsülüyüm o yarinen
Öptüm yanağından, gene barıştım.[6]
İkinci türkü:
Aşağı mahallenin dilber sunası
Kalk yolun üstünden ben geçeceğim
Olanca malımı koydum uğruna
Ölünceye kadar sarf edeceğim.
Karşıdan karşıya hay nenni nenni
Küçükten sevdiğim yar nenni nenni.
Çınar ağacına dayanmayasın
Yarim vardır deyi güvenmeyesin
Eloğlu değil mi güzeller dostu
Şirin dillerine inanmayasın.
Karşıdan karşıya hay nenni nenni
Küçükten sevdiğim yar nenni nenni.[7]
Deste kaldırma: İlk tarlada ve ilk honda tutulan ırgatlardan en seri deste yapanı, oldukça büyük bir deste yapıp, tarla sahibinin önünde havaya kaldırır, bahşişini ister.[8]
Ekinlerin biçildiği sırada, tarlanın kenarından geçen itibarlı bir kimse için deste kaldırılır. Deste kaldırma honcu başına ait bir görevdir. Honcu başı deste kaldırarak misafirinin yanına gelir:
-Hoş geldin ağa…İşte desten, der. O da:
-Cümleten kolay gelsin ağalar… Hayırlı uğurlu olsun, Hızır bereketi olsun, der.
Irgatların gönlünü alır. Honcu başına bir miktar para verdiği gibi; kavun karpuz, tütün… gibi şeyler de getirir. Bu hazırlıkları daha önceden yapar… Töreyi bildiği için hazırlıklı olarak tarlanın yanından geçer.[9]
Ekin selavatlama: Artık işin sonuna gelinmiştir. Tarla sahibine ait bütün ekinler biçilip bitirilince tarlada bir yorgan genişliğinde biçilmemiş bir yer bırakılır. Bir gün önceden de tarla sahibine ekini bitireceklerini haber verirler. “Yarın ekinin son günü, ona göre hazırlığını yap” derler.
Tarla sahibi ertesi günü öğleye doğru ev halkını da yanına alarak tarlaya gelir. Beraberinde et haşlaması, bulgur pilavı, katıklı(ayranlı/yoğurtlu) çorba, helva…gibi yemekleri de getirir. Çamşıhı yöresinde rakı da getirilir.
Irgatlar sevinç içinde, biçmeyip öylece bıraktıkları bir yorgan genişliğindeki ekinin yanına giderler. Ekini ortada bırakacak şekilde halka olurlar. Diz çökerek otururlar ve honcu başının işareti ile ekinleri acele acele yolmaya başlarlar.
-Tarla titriyor, çabuk bitirin, acele edin, derler. Tarlanın titrediğine inanırlar. [10]
Adem Ata(Peygamber) ile oğulları Habil ve Kabil’in yolduğu gibi yolarlar.
Her ırgat bir purnatlık ekin yolar ve ayağa kalkar. Diğerleri de bir purnatlık ekin yolduktan sonra ayağa kalkarlar. Birkaç tutamlık ekin yolunmadan tarlada öylece bırakılır. Bu tarlanın bereketidir; kurdun kuşun hakkıdır.
Irgatlar yoldukları ekin saplarını başları üzerinde dolaştırırlar. Bu sırada honcu başı yüksek sesle selavat dörtlüklerini söylemeye başlar. Her selavat dörtlüğünden sonra orada bulunanlar hep bir ağızdan “Allah Allah!…” diyerek bağırırlar. Son dörtlükten sonra ellerindeki desteleri/purnatları başlarında gezdirip “Allah Allah!…” diyerek havaya atarlar. Bir kısmını da yığınların üzerine _bereket olsun diye- saçarlar.
Honcu başı bu merasimden sonra kısa bir dua yapar:
-Yarabbi bizi bu eziyetten kurtardığın için şükürler olsun….(Tarla sahibine dönerek) Allah yenisini nasip etsin, bereketli olsun, ağız tadıyla yiyiniz, der.
Herkese oraklarını tarla sahibinin önüne bırakır bahşiş ister. Fakat genelde bahşiş ırgatların en küçüğüne, en sevimlisine verilir. Ayrıca hali vakti yerinde olmayan bazı ırgatlara da bahşiş verilir.
Tarla sahibi de ırgatlara dönerek:
-Allah, hepinizden razı olsun. Ekinimi yağmur yaşa bırakmadan bitirdiniz. Güneşin alnında çalıştınız Şimdi paralarınızı vereceğim; güle güle harcayınız. Ağrıyıp incineniniz bizi bağışlasın, der.
Irgatların paraları bu sırada verilir.
Tarla sahibinin hazırlayıp getirmiş olduğu yemekler hep birlikte yenir. Irgatlar yorgunluklarını unutur; yemekten sonra herkes razı ve hoşnutlukla tarladan ayrılır.
Selavat dörtlükleri:Benim Divriği köylerinde tespit ettiğim selavat dörtlükleri şunlardır:
Adem Baba ekti ekini
Cebrail kesti kökünü
Peygamberler bunun vekili
Verelim Muhammet’e selavat
Güzün ekerler ekini,
Yazın sökerler kökünü
Peygamberler bunun vekili
Verelim Muhammet’e selavat…
Sallalahu Muhammet…..
Kimler ekti, kimler biçti?!…
Habil ekti, Kabil biçti
Cennetin kapısın comartlar(cömertler) açtı
Comartlar urufuna(ruhuna) verelim salavat
Sallalahu Muhammet…..
Habil ekti, Kabil biçti
Çütçü Musa çütün koştu
Evlek alıp, tohum saçtı
Verelim Muhammet’e selavat…
Sallalahu Muhammet…..
Eken biçer, konan göçer
Cennetin kapısın comartlar açar
Comartlar cemaline verelim selavat
Verelim Muhammet’e selavat…
Sallalahu Muhammet…..
Gara gazanın gaynaması
Göllük(yuvarlak) çömçenin oynaması
Bu da ekinin sonlaması
Verelim Muhammet’e selavat…
Sallalahu Muhammet…..
Er erliğiyle
Pir pirliğiyle
Düşman körlüğüyle
Verelim Muhammet’e selavat
Sallalahu Muhammet…..
Pirime rahmet
Reçbere kuvvet
Tarlaya bereket
Sallalahu Muhammet
Allah…Allah..Hüüü!….[11]
Şarkışla’nın Yüreğil köyünde bun benzer kısa bir tören yapılmakta ve aşağıdaki dörtlük söylenmektedir.
Akşama hürmet
Ustamıza rahmet
Peygamber canına selavat
Sallalahu Muhammet…..[12]
Ekin Selvatlama: Kangal’da ekinler biçildikten, hasat alındıktan sonra halk toplanır. Büyükler şunları söyler:
Ekenler eker,
Biçenler biçer
Cennetin kapısını
Cömertler açar.
Getirelim selavat
Diyelim Allah Allah!…
Alınan ürünün hayırlı olması dileğiyle halk dağılır.[13]
Tarla selavatlama: Tarla selavatlama genellikle Kangal ve yöresinde, biçilen tarlanın bitimine yakın yapılan geleneksel bir törendir.
Tarla selavatlama töreni, her biçilen tarla için ayrı ayrı yapılan bir törendir. Ekip biçeceği tarlası az olan insanlar, kendileri işlerini yaparlar. Ekip biçeceği tarlası fazla olup maddi durumları iyi olan insanlar ırgat çalıştırırlar. Irgatlar para karşılığında ya da biçtikleri üründen bir miktar alarak çalışan insanlardır.
Bir tarlada birkaç ırgat aynı anda çalışıyorsa, içlerinden biri honcubaşı olur. Hon, ırgatın biçmeye başladıktan sonra duruncaya kadar ekin içinde açtığı çizgi halindeki biçilmiş yere denir. Honcubaşı, ırgatlara çalışma anında da yön verir.
Tarlanın biçilmesi anında, biçme işinin sonunda küçük bir kısım kesilmez, bırakılır. Bırakılan kısım selavatlama yapılarak biçilir. Selavatlamayı tarla sahibi tarlada ise kendisi, yoksa honcubaşı denilen ırgat yapar. Selavatlama anında şu sözler söylenerek son kısım da biçilir.
Aşağıdan gelir kırat
Yalısı kat kat
Verelim Peygambere selavat
Sallallahu ala Muhammet.
Ekenler eker, biçenler biçer
Cennetin kapısını cömertler açar
Cömertler aşkına dişelim Allah Allah!…
Peygambere selavat
Sallallahu ala Muhammet.
Er aşkına, pir aşkına
Kabedeki nur aşkına
Orada onun aşkına
Burada bunun aşkına
Diyelim Allah aşkına
Peygambere selavat
Sallallahu ala Muhammet.
Sözleri söylenerek son kısım da biçilir. Bu sözler söylenerek tarlanın ve ürünün bereketinin artırıldığına ve Allah’a şükür edildiğine inanılır.
Honcubaşı ya da ırgatlardan biri işin bitiminden hemen sonra tarla sahibinin önüne bir orak atar. Tarla sahibi de ırgatlara çalışma ücretleri haricinde bir hediye verir. Hediye genelde bir oğlak(keçi yavrusu) ya da kuzu olur.[14]
Ekin Selavatlama:
Ekin biçenler, ellerine “parmakça” diye tahtadan yapılmış, kendilerini tarladaki dikenlerden, keskin taşlardan korumak için parmaklarına taktıkları ellik’tir. Herkes kendi işinde çalışırlar. İşçi tutmazlar. İşi biten köylüler birbirlerine yardım ederler; bunu para veya hediye karşılığı yapmazlar. Ayrıca tarlayı kurtarma yani işi bitirme’nin sevinciyle Selavat getirirler/dua ederler.[15] Bu çok coşkulu olur; hep bir ağızdan kadınlı erkekli söylenen ilahi gibi bir duadır.
Salavat
Yazın ekerler ekini
Güzün sökerler kökünü
Pirim peygamber vekili
Allah Allah İllallah
Verelim Peygambere selavat
Habil ekti Kabil biçti
Adem Ata tohum saçtı
Cennetin kapısını comartlar açtı
Allah Allah İllallah
Verelim Peygambere selavat
Erim erliğine
Hakkın birliğine
Gaziler kuvvatına
Padişah dövletine
Allah Allah İllallah
Verelim Peygambere selavat
Gökten inen ayet
Kanatları kat kat
Kim Allah’ı severse
Verelim Peygambere selavat
Allah Allah İllallah
Hacca giden hac için
Hacı Bektaş tac için
Düşmana bir ad için
Allah Allah İllallah
Peygambere selavat[16]
Ek: Başak Kaldırma
Ekin biçme zamanı geldiğinde, tarlaya ekin biçmeye giden orak ve tırpancılar, tarlaya tarla sahibi geldiğinde başaklardan bir deste yaparak tarla sahibine tutarlar; tarla sahibi de bahşiş veya hediyelerini verir.[17]
[1] Kutlu Özen, Divriği Köylerinde Ekin Sonu Törenleri(Ekin Selavatlama). Türk Folkloru, Sayı: 20-21, Mart-Nisan 1981, s.15-16
[2] Halil Sami Özen, Divriği Yağbasan Köyü Folkloru(Hazırlayan: Kutlu Özen), Sivas 2003, s.19
[3] A.Rıza Yalçın, Divrik-Çamşık Bölgesinde Ekinde İmece, TFA, No:228,Temmuz 1968, s.5002
[4] A.Rıza Yalçın, a.g.m., s.5002
[5] Ahmet Ölmez, C.Ü. Türk Dili Böl. Okutmanı, 20 Ocak 1986 tarihli derleme.
[6] Celal Yılmaz, Kayaburun Köyü İlkokulu Müdürü/Divriği, 1986 tarihli derleme.
[7] A.Rıza Yalçın, a.g.m., s.5002
[8] İsmail Meral, Karanlık Köyü/Kangal, 6 Ağustos 1985 tarihli derleme
[9] A.Rıza Türk, Kayaburun Köyü, Çiftçi 1950 doğumlu.
[10] Hüseyin Aslan, Eşke Köyü , 1957 doğumlu
[11] Kutlu Özen, son derleme tarihi: 26 Ocak 1986
[12] Kutlu Özen, Divriği Köylerinde Ekin Sonu Törenleri(Ekin Selavatlama). Türk Folkloru, Sayı: 20-21, Mart-Nisan 1981, s.15-16
[13] Gamze Şeker, Fen.Ed.Fak., 1995
[14] Mustafa Karakoç, MYO, Makine I.A, 97306030, Kangal derlemesi 1997
[15]OlcayAslan,AntropolojiBölümü,Malatya/Kuluncak/Darılı (2001)
[16]Olcay Aslan, Antropoloji Bölümü. (Malatya/Kuluncak/Darılı 2001)
[17] Murat Doğru, Amasya Suluova/ C.Ü. MYO, Elektrik Böl. 2000