Anadolu’da Alevi Dedeleri’ne Bağlı Ritüeller

Anadolu  Aleviliğinde ritüellerin büyük bir yeri vardır. Abdal Musa cemi, Görgü cemi, Hızır orucuna bağlı törenler, tercüman kurbanı ve benzerleri eski Türk inancının devamından başka bir şey değildir. Bu törenlerde eski şamanlar gibi dedeler büyük rol oynarlar. Anadolu Aleviliği İslam inancı ile birlikte Şamanizm de etkin rol oynar.

Biz bu makalemizde Alevi dedelerine ait ritüeller üzerinde duracağız. Kaynak kişilerin verdiği bilgileri aktaracağız.

Bu konuyu bir alevi dedesinin kimliğinde anlatalım. Kaynak şahıs  Cemal Dede, Seyit Ali (Kızıl Deli) Ocağına mensup bir dededir. Cemal Dede bu konuyu  şöyle  anlatmıştır:

Dedelerin Soyu

“Dede soyu l2 İmam neslinden Musayı Kazım’dan ayrılıyor. İbrahim Sani neslinden Seyyitler nesli, dedeler kolu ayrılmış. Musayı Kazım Hazretlerinden Hüseyin Atlaki’ye geldi, bundan sonra imametlik halifeliğe devroldu. [1]

Dede, mürşit, pir,talip

1.Rehber: Rehber kapısı da Ehlibeyt kapısıdır. Eğer o ocaktan kimse yoksa, itikatlı temiz bir kişi rehber olarak görev yapar.

2.Pir(Dede): Hekimhan Darıyeri köyü, Ali Seyyit evladı Dedenin oturduğu post, pir postu

3.Mürşit(Dedenin piri, talibin mürşidi): Hekimhan Salıcık köyü(Cuma Dede)

4. Talip: Kangal’ın Mamaş köyü talip köyüdür.Pir, mürşide gider; talip pire gider. Köydeki dede köyünü görebilir. Talip, eğer köyünde dede varsa, dede talibini görmek zorundadır. Eğer köyde dede yoksa, talip köyü ise, dede çağrılır.Dede eğer görgüye çıkacaksa, dedesi(mürşit) tarafından görevlendirilir. Mürşit de kendi dedesine gider. Bu Çorum’un Alaca kazası Söğütözü köyündeki Dede Garkın Ocağı’dır. Dede Garkın ocağının dedesi de Hünkar’da görülür.Koçak.Her dede ocağındaki evlat, dedelik yapamaz. Dedelik yapacak olan, dedesi tarafından imtihan edilir. Dedelik sıfatını alır. Koçak.Tercan’dan gelen dedenin müsahibi vardı. Dede, talibinden kız alıp vermez. Böyle yapanlar yadırganırdı. Divriği’deki Nurettin Dede’nin mürşidi Tuğut köyündeki Kalayıncı Dede, piri de Karagebanlı Halil Dede’dir. [2]

Dedelik-Taliplik:

Büyük kardeş, küçük kardeşe dede olur ve onu görür. Büyük kardeş taliplere mürşit olur. Büyük kardeş de Dede Garkın Ocağı’nda görülür. Dede Garkın evlatları da Hacı Bektaş Dergahı’ndaki postnişinlere görülürler. El ele, el Hakk’a böyle bağlanmış olur. (Cemal Koçak)

Cemal Dede, talibini görünce talibinin piri olur. Cemal Dede görülecekse kendisinden üstün olan bir büyüğüne görülür. Bu, Cemal Dede’nin piri, talibin mürşididir. Cemal Dede, dedesine göre taliptir. Cemal Dedenin dedesi de Dede Garkınlılar’ın talibidir. Dede Garkın ise Hacı Bektaş talibidir. .”[3] (Cemal Koçak)

2. Dede, Talip İlişkisi

Çamşıhı yöresinde dedeler taliplerine Türk derler. Çünkü kendilerinin peygamber soyundan Arap/Ehlibeyt kökenli olduklarına inanırlar. Derleme yaptığım diğer yörelerde, dedeler taliplerine yoz/koyun sürüsü derler. Kendilerini Hz.Musa gibi çoban, taliplerini koyun sürüsü olarak görürler.

3.Dede-Talip-Ocak  İlişkisi

Dedelerin talipleri zamanla ve çeşitli nedenlerle başka yerlere göç ederler. Fakat ikararları aynı ocağa; yani aynı dedeye bağlıdır. Görgü yani tarikten geçecekleri zaman muhakkak kendi dedesini bulması lazımdır. Veya dedesi gidip onu bulması  gerekir. (Kırmızı Dede)

Her köyün dedesi ve her dedenin talipleri bellidir. Mesela, Ziniski’de oturan bir dede, talipleri Erikli köyünde ise, cem için kalkıp o köye yani taliplerinin bulunduğu yere gider.(Kırmızı Dede)

Hiçbir dede diğer bir ocağa bağlı olan talibi kendisine bağlayamaz, benim talibim diyemez. Külliyen hatadır. Her talip kendi ikrarında kadim olması gerekir. (Kırmızı Dede)

4. Razılık Kağıdı

Eski yıllarda ulaşım zorluklarından dedeler, taliplerine her yıl gidemezdi. Ama görgüye girip günahlarından  temizlenmesi,  yıkanması için kusuru kabahatı varsa muhakkak sorguya çekilmesi gerektiğinden o ocağa mensup dede yoksa başka bir ocağa bağlı dede tarafından da görülebilirdi. Bunun için de talibin asıl dedesinden müsaade alması lazımdı. Mesela, talip dedesinin bulunduğu köye gelip: (Kırmızı Dede)

– Dede, bu yıl şu dede köyümüze geldi, kendi taliplerini görecek, ben de görgüye girmek istiyorum, razılığınıza geldim, derdi.

Dede de müsaade eder, eline yazılı bir kağıt verirdi. Vermese dahi sözle razılığını beyan ederdi. Hiçbir talip “Dedemden razılık aldım” diye yalan söyleyemezdi. (Kırmızı Dede)

5. Talibin Dürüstlüğü

Muhammet-Ali’nin yoluna giren talip hiçbir zaman yalan söyleyemez. Hırsızlık da etse, katil de olsa görgüye girdiği zaman dedesine:

– Ben şu suçun sahibiyim, diyecek.

Dede de ona göre düşünecek;  suçunu affetmeye, cezasını vermeye gücü yetiyorsa görebilir. Yetmiyorsa o dede, o talibi 7 sene düşkün edebilir (Kırmızı Dede)

6.Düşkünlük

Düşkün olan talip ceme giremez, kendisinden bir şey alınmaz, kendisiyle kimse konuşmaz, malı davarı sürüye katılmaz… yani toplumdan tecrit edilir. (Kırmızı Dede)[4]

7. Rehber

Rah: yol, ber:önder, rahber: yol önderi/dede.

Mesela, Seyyit Baba ocağının taliplerinin bir rehberi, bir de piri vardır. Diyelim ki Kilisecik köyüne görgüye gidilecek. Aynı ocaktan, aynı aileden biri rehber, diğeri pirdir. Rehber, talibe nasihat eder, hazırlar; pire teslim eder. Pir de görgüyü yapar. Cemi idare eder. Pir bulunmadığı zaman rehber hem kendi görevini, hem de pirin(dede’nin) görevini yapar. Divriği köylerinde rehberlik görevini dedegan/dede soyundan gelen yapar.

Rah: yol, ber:önder, rahber: yol önderi/dede.


[1] Kırmızı Dede, Ziniski/Divriği, 11 Şubat 1999

[2]  Cemal Koçak, Mamaş/Kangal, 27.03.1989

[3]  Cemal Koçak, Mamaş/Kangal, 27.03.1989

[4]  Kırmızı Dede, Ziniski/Divriği, 11 Şubat 1999