Sofu Dayı çalışkan bir insandı. Gurbette öğrendiklerini kasabaya taşırdı. İlkokula gittiğimiz yıllarda Sofu Dayı dondurma yapıp satardı. Buz yapımında kar kuyularındaki karları kullanırdı.
Divriği Iğımbat dağındaki kar kuyularından söktüğü karları kasabaya indirir; basit bir düzenekle yaptığı dondurmaları külahlara doldurup satardı. O yıllarda “Maraş Dondurması “ bilinmiyordu. Sofu Dayı’nın dondurması da Maraş Dondurması gibi yerel bir lezzete sahipti. Sofu Dayı, sermayesi olmadığı için Divriği dondurmasını sürdüremedi.
Divriği Gazozu da Sofu Dayının buluşuydu. Şeker, limon, Nacibey Suyu, Karlıktan getirilen dişli kar, tüplerle gelen karbon dioksit Sofu Dayı’nın dükkanında mamul madde (Gazoz) haline getiriliyordu. O tarihlerde Coca Cola henüz evlerimize girmemişti. İlk kolayı ben Ankara Gazi’de öğrenci iken bahçelideki bir pastanede içmiştim. Henüz piyasaya ilk çıktığı çok pahalıydı. Kola’nın tadına da alışamamıştık. Gazlı, tatlı, demlenmiş çay renginde bir şeydi. Yeni yeni kız arkadaşı peydahlayanlar arkadaşlarına Kola ısmarlarlar, kendileri ucuz gazoz içerlerdi.
Öğrencilik günlerim geçmişte kaldı. Şimdi her şey fabrikalarda üretiliyor. Plastik kutularda satılıyor. Yeşil renkli gazoz şişeleri artık mutfaklara girmiyor.
Biz çocukluğumuzda gazoz kapakları ile oyun oynardık. Mahallenin çöplüğünden –annemizin kızmasına rağmen- gazoz kapakları toplardık Paramız olmadığı günlerde kendi gazozumuzu kendimiz yapardık. Biraz soda, yarım limon, bir tatlı kaşığı toz şeker…Eğer bulabilirsek kar kuyularından getirilen buzlaşmış suları da bunlara katardık. Bu gazoz kendi imalatımız olduğu için eşe dosta dağıtırdık.